26 Haziran 2012 Salı

Dış Mekan Fotoğrafçılığı



Dış Mekânlarda Fotoğraf Çekimi


Fotoğraf Makinesi Seçimi

Makineler, kompakt ve SLR olmak üzere iki çeşittir. Bu ikisi arasında seçim yapmadan önce çekeceğimiz fotoğrafın türüne karar vermemiz gerekir. Şipşak bir çekim istiyorsak kompakt, özel bir görüntü yakalamak için çok sayıda objektif kullanılacaksa SLR’ ler daha uygun ve doğru seçim olacaktır. SLR 2’ deki üstünlük; görüntüyü çerçevelemedeki hassaslıktır. Hassasiyeti, vizördeki görüntü ne ise objektifle de aynı görüntüyü görüyor olmasıdır.

Tanımı

Fotoğraf, Yunanca’dan photos “ışık”, graphien “çizmek, ışıkla çizmek” anlamındadır. Fotoğrafı, sadece “doğadaki objeleri ışık aracılığı ile kaydetmek” olarak algılamamalıdır; çünkü fotoğraf; estetik, teknik ve anlatım gibi kaygıları olan bir ifade dilidir. Görüntüyü, bir düzlem üzerine ışık yardımı ile aktarmaktır. Fotoğraf çekmek, görüntüyü aynen göstermek, ışıkla çizmektir.



Önemi

Fotoğrafla, “an”ı görüntülemek, hareketi görüntülemek çok kolay olmaya başladı. Dijital makinelerin gelişimi ile her anı yakalayabiliyoruz. An’ın; düğün, nişan, haber, savaş vb.durumların ifadesi açısından hayatımızda önemli bir rolü vardır. Eskilerde, fotoğrafın her şeyi gerçek ve yalansız ifade edilen kanıt olduğu söylenirken günümüzde teknolojinin gelişimi ve dijitaller sayesinde veya photoshop gibi grafiksel programlar ile fotomontaj dediğimiz işlem yapılabiliyor. Bu durumda gerçekler, her zaman yansıtılamayabiliyor. İnsan gözünün görüntüyü oluşturma teorisinden yola çıkarak modern teknikler icat edilmiş. Günümüzde kullanılan makineler, insan gözüne en yakın nitelikte görüntü oluşturabilen makinelerdir. Gözün mükemmel bir görüş vardır.


  
Gözün Perspektifi

İnsan gözü, küre biçiminde olduğu için görüntü bir düzlemde değil, retina üzerinde bir küre üzerinde toplanır. Yaklaşık merkezdeki 2 derecelik bir bölümü düzgün, kenarlara doğru bozulan bir perspektifle görür. Örneği incelediğimizde; kenarlardaki perspektif bozulmalarını görebiliriz. İnsan gözü, gördüğü görüntüyü, beyin yardımıyla düzeltmeseydi aşağıdaki örnek resimde olduğu gibi görürdü. Sol taraftaki resimde, balkondan aşağı doğru bakan bir insanın gördüğü ve beyin tarafından düzeltilmemiş görüntüyü büyüterek inceleyebilirsiniz. Sağ tarafta ise gökyüzüne doğru bakan bir insanın gördüklerini, büyüterek inceleyebilirsiniz.  



Dikey görüş açısının 60 derecesi, yukarıya doğru; 75 derecesi ise aşağı doğrudur (Yatay olarak 180°, dikey olarak 135°).

Gözün Net Alanı

İnsan gözünün lensi, sabit odak uzaklığındadır; fakat merkezi kısmının (macula) çözümlenmesi kenarlardan daha iyidir. Macula' nın yani bu merkezi alanın 2 derecelik bir açısı vardır.
Gözün retinasının tamamı ışığı alsa da sadece macula renkleri doğru olarak algılar, maculadan dışa doğru renk azalarak devam eder.Bu sırada beynin büyük bölümü görme işlemi yapar ama sadece 2° açıdaki renkleri ve görüntüyü net olarak algılar.
Bu 30: 1 üçgensel oran demektir. 30 ayak (9.144 m ) mesafedeki kabaca 1 ayak ( 30.48 cm ) çapında dairesel bir alanı keskin odaklı olarak görürüz. Bu alanın dışındaki ve etraftaki görüntüler net görülemez.
Örnek olarak, tahmini 10 metre mesafedeki bir cisme bakarsak cisim ve etrafındaki 30 santimetrelik bir alanı keskin net olarak görebiliriz. Neredeyse 180° gördüğümüz halde diğer alanların net olmadığını fark edebilirsiniz. Aynı cisme bakarken, gözümüzün odağını başka bir yere değiştirdiğimizde ise o cisim net olmayacaktır.




Göz Yanılmaları

İnsan gözünde, özellikle kontrast renklerin oluşturduğu grafiklerde, yanılma meydana gelir. Aynı yanılma, kameralarda da meydana gelmektedir. Birkaç test ile bu olayı anlamaya çalışalım. Aşağıdaki grafiği incelersek, beyaz çizgilerin kesiştiği noktalarda insan gözü önce normal, sonra parlak beyaz ve siyah olarak algılar. Bir noktayı parlak beyaz görürken diğer noktayı siyah olarak algılayabilir


Bu grafikte iç içe geçmiş oklar bulunmakta; ancak insan gözü, beyaz renge konsantre olduğunda siyah okları; siyah oklara konsantre olduğunda beyaz okları algılayamayabilir.



Bu grafikte ise bir küre üzerindeki eşit büyüklükteki karelere uzak bir noktadan bakıldığında karelerin ortada normal, kenarlarda ise büyükmüş gibi algılanır.

Objektifin En Az Net Uzaklığı

Objektif sonsuza net olacak şekilde ayarlandığında, objektifle net olarak görünen en yakın cisim arasındaki uzaklığa objektifin en az net uzaklığı denir. Objektif sonsuz yerine en az netlik uzaklığına ayar edilirse, en az netlik uzaklığının yarısından sonsuza kadar net görüntü elde edilir.
Objektifler, bu teoriye bağlı olarak belirli bir mesafeden yakındaki cisimleri net olarak göremez. Objektifin netlik alanı dışında kalan daha yakın mesafelerdeki cisimleri net olarak çekmek için close-up veya makro merceklerden yararlanılır.

Odak Uzaklığı

Objektifler, odak uzaklıklarına göre isimlendirilir. 50mm, 100mm, 5cm, 10cm gibi.Odak noktasının Latince adı ( Focus ) olduğundan, odak uzaklıkları çoğu zaman F harfli ile tanımlanır. F 40 veya F 2/40 gibi. Odak uzaklıkları genel olarak, objektif sonsuza odaklığında sistemin son merceğinin optik merkezi ile odak noktası arasındaki uzaklığı ifade eder.
Normal objektiflerin odak uzaklığı hesabı16mm kamera film karesinin boyutları, dik kenar 7,5mm, yatay kenar ise 10,3mm olan sabit değerlerdir. Pisagor teoremini hatırlayacak olursak dik kenarların karelerinin toplamı, hipotenüsünün karesinin karesine eşittir.İşte buradaki film karesi de bir dikdörtgen olduğuna göre, teoremin uygulanmasıyla çıkan sonucun 2 katının karekökü 16 mm kameralarının normal objektif odak uzaklığını verir.


Hyperfocal Distance

Optik, teoride kullanılan ve geniş olanaklar sağladığından üreticiler tarafından benimsenmesine karşı, uygulamada hemen hemen hiç kullanılmayan bu uzunluk değeri, gerek sonsuzdaki nesnelerin gerekse mümkün olan en yakın nesnelerin kabul edilebilir bir netlikte olabildiği değerdir. Odakötesi uzunluğuna netlik ayarı yapılırsa, bu uzunluğun yarısı ile sonsuz arasındaki tüm görüntüler net olacaktır.
Odakötesi uzunluk ( H ) harfi ile gösterilir. Bir objektifin belirli diyafram açıklığındaki odak uzunluğunu aşağıdaki formülle hesaplayabiliriz.

      Objektif Odak uzaklığının karesi ( mm2)      F2
H: ----------------------------------------------------------    -------        :          
       Diyafram Açıklığı.     Karışım Dairesi         f.kd

Örnek

16mm kameralar için ;odak uzaklığı 20mm olan bir objektifin f/8 diyaframdaki odakötesi uzunluğu ne kadardır?

        20 2           400
H:  -----------       --------    : 2000 mm:2 metre
       8.0,025      0,200

Bu objektif f/8 diyaframda 2 metreye net odaklanırsa, netlik 1 metreden başlayarak sonsuza kadar devam edecektir. 

Odakötesi uzunluğu diyafram açıklığına, objektif odak uzunluğuna, karışım dairesine bağlı olarak değişir.

Bağıntılı Açıklık

Diyafram skalasında işaretlenmiş ilk değer, o objektifin bağıntılı açıklığını belirler. Bu değer de objektifin ışık alma gücünün rakam ile ifadesidir. Aslında diyaframın en açık durumudur veya diyafram olmaması, sadece merceğin bulunması durumudur. Objektiflerin bağıntılı açıklıklarının bulunmasında objektifin yararlı açıklığından yararlanılır. 

Odak uzaklığı F = 50mm, yararlı açıklığı d = 25 mm olan bir objektifin bağıntılı açıklığı nedir?

                        d     25     1
Bağıntı Açıklığı: — : ------ : — : 2
                        F     50     2

Bulunan bu değer, yapımcı firma tarafından objektif ön merceği dış halkasının üzerine veya iç bölümüne 1:2, f:2, 1:2/50 veya F: 2/50 kısaltmasıyla yazılır. Buradaki 50 rakamı, bağıntılı açıklığı belirtilen objektifin odak uzaklığıdır.  


Öncelikle makinelerimizi tanımalıyız:

SLR fotoğraf makinelerinde objektif ve makine gövdesi birbirinden ayrılabilmektedir.
Makinenin içinde aşağıdaki şekilden daha iyi anlayacağınız gibi ayna, prizma, perde, vizör ve deklanşör gibi elemanlar bulunur. Burada şunu söyleyebiliriz; SLR fotoğraf makinelerinde vizörden filmin üzerine düşecek olan görüntünün aynısını görürüz. Diğer makinelerde ise vizörden görünen görüntü ile filmin üzerine düşen görüntüde az da olsa bir sapma vardır. Buna ‘’paralaks hatası’’ denir. İşte bu da SLR makinelerin profesyoneller tarafından tercih edilme sebebinden biridir.
Aynadan ve prizmadan vizöre ve gözümüze gelen görüntü film üzerine düşmektedir. Perdenin açık kalma süresini de makine gövdemizden ayarlayabiliriz. Buna enstantane denir. Perdeyi daha çok açık tutarak hareket etmeyen cisimleri görüntüleyebilir veya daha az açık tutarak hızlı hareket eden bir cismin ani görüntüsünü yakalayabiliriz.
Bu deliğin büyüklüğü f sayısı olarak gösterilir. Bu da odak uzaklığının merceğin aydınlıkta kalan kısmına yani deliğin çapına bölünmesiyle bulunur. f 2,8 çok miktarda ışığın filme ulaşmasına izin veren büyük bir deliği; f 22 ise neredeyse kapalı durumda ufak bir deliği ifade eder. 
Çok ışıklı bir ortamda fotoğraf çekiyorsak diyaframı kısarak deliği küçültürüz. Karanlık veya loş bir ortamda fotoğraf çekiyorsak diyaframı açarak deliği büyültürüz. Böylelikle istediğimiz ışık miktarını da ayarlamış olduk.


Diyafram

Odak uzaklığı, bir merceğin merkeziyle buraya sonsuzdan gelen ışınların yakınsama noktası arasındaki uzaklıktır. Odak uzaklıkları objektifin ucunda yazar. Genellikle mm olarak belirtilir.(35 mm,50 mm gibi)

Fotoğraf Makinesi Çeşitleri

•           Kompakt
•           35mm SLR (Single Lens Reflex) -Roll film kullanan SLR makineler
•           120 TLR (Twin Lens Reflex) makineler
•           Plan (Sheet) film kullanan makineler
•           Sayısal (Digital) fotoğraf makineleri
•           Anında görüntü veren (Polaroid) makineler

Kompozisyon

Güzel sanatların bütün konularında yüzyıllardır en mükemmeli yakalamak için bir arayış vardır. Sanatta mükemmeli yakalamak için yapılan arayış incelendiğinde, bazı kurallar ortaya çıkmıştır. Şimdi bu kurallar eğitimde kullanmaktadır.

Lenslerin Işık Geçirme Faktörü

Işık bir mercekten geçtiğinde, merceğe giren ışınlardan daha az yoğunlukta ışının dışarı çıktığı bilinmektedir. Mercekten çıkan ışığın miktarıyla, giren ışık miktarı arasındaki farka geçirme oranı denir. Sabit bir sayı olarak giren ışık miktarı olarak 1 değeri alınmaktadır. Mercekten geçen ışık miktarı kayıplara uğradığından, 0,7 - 0,9 gibi değerlerde olacaktır.

Bayonet Mount

Objektifin kameraya monte edilebilmesi için gereken halka şeklindeki adaptöre bayonet denir.

Diyafram

Fotoğraf çekerken kullandığımız film, üretici tarafından katalog değerinde belirtilen ışık şiddetine duyarlıdır. Bu, belirli miktardan fazla ışık aldığında film yanar. Az ışıkta ise film ışığa doymaz ve karanlık bir görüntü oluşur. Objektiften geçen ışığı kontrol etmek için, yani fazla ışık şiddetinin etkisi altındaki bir cismi görüntülerken objektiften geçen ışığı azaltmak veya az ışık altındaki bir objeyi görüntülerken objektiften geçen ışığı artırmak amacıyla objektif üzerine, açılıp kapanan mekânik bir parça konulmuştur. Fotoğrafçı tarafından el ile veya makine tarafından otomatik olarak ayarlanan bu hareketli parçaya diyafram denir.



Standart (Normal) Objektifler

35mm format için standart objektif 50 ya da 55mm'dir. SLR satın alırken bu odak uzaklığındaki fotoğraf makinesinin fiyatına dahildir. Çektikleri görüntüler, aşağı yukarı çıplak gözle görülenin aynısı olduğu için standart objektif diye bilinir.
İnsan gözüne yakın bir açı olarak kabul edilir. Normal objektif sınıfına girer. Net alan derinliği fazladır. Orta mesafede en iyi sonucu verir bu nedenle kamera satılırken üzerine genelde 50mm objektif takılır. Amatörler için en temel objektif açısıdır. Yakın çekimlerde düşük enstantanelerde kullanılabilir.
Standart objektifler manzara ya da yarım boy portreler gibi genel amaçlı fotoğraflar için mükemmeldir yine de yakın çekim bir yüz resmi için standart objektif kullanmayınız; çünkü, konuya çok yaklaşmanız gerekeceğinden makine, engelleyici bir unsur olacaktır. Standart objektifler genelde en hızlı objektiflerdir ve maksimum diyafram açıklıkları geniştir (f1.4 gibi). Bu yüzden standart objektifler, SLR netleme ekranında çok parlak bir görüntü oluşturur.


Balıkgözü Objektif

Görüş açısı en geniş olan objektiftir. Balıkgözü objektiflerde dikey ve yatay çizgiler anormal şekilde bozulmalara (distorsiyon) uğrar. Kullanım alanları sınırlı olmakla beraber yaratıcı görüntüler elde etmek için kullanılır. 

Geniş Açılı Objektifler

Bu objektifler, standart objektifler ya da teleobjektiflere göre daha geniş bir alanı görebilir. Sonuç olarak netleme ekranında her şey olduğundan daha küçük görünür. Geniş açılar 35mm'den başlar 21mm'ye kadar iner. Bundan küçük geniş açılar, görüntünün kenarında biçim bozulmasına neden olabilir.
Manzaralar, geniş panoramalar, etkileyici bir gökyüzü ve kalabalık sahneler için geniş açı idealdir. Sıkışık iç mekânlarda çalışırken de yararlıdır. Resimlerinizi çirkinleştirecek bir biçim bozulması (distorsiyon) istemiyorsanız, geniş açılı objektifleri yakın çekim portre resimlerinde kullanmayınız.
Geniş açılı ve görüntüsü de çok geniş olan objektiflerdir. Konu üzerinde genel bir anlatım ve konunun bulunduğu alanın gösterilmesinde kullanılır. Genelde konuya yakın yerlerden daha geniş görüntü almak için kullanılır. Uçaktan veya yüksek bir yerden kullanıldığında harita etkisi verir. Bu arada detaylar çok küçüldüğünden anlaşılamaz, çok uzak mesafelerden kullanmak yararsız olabilir. Net alan derinliği fazladır. Görüntü içindeki nesneleri olduğundan daha geride gösterir. Deformasyon oluşmaz.
Geniş açılı objektif sınıfına girer. Konunun bütünlüğünü görmek için tercih edilir. Normal objektiflere nazaran nesneleri olduğundan daha uzaktaymış gibi görüntüler.Tripot olmadan kullanılabilir. Deformasyon yapmaz.

Teleobjektif (Dar Açılı Objektif)

Bu tür objektifler 75mm ile 1200mm arasındadır.90 ile 250mm arasındaki bir teleobjektif en kullanışlı olanıdır yine de 250mm'lik bir objektifin ağır olduğu ve makineyi elinizde tutarak fotoğraf çekerken elin titremesinden dolayı resmin bozulmaması için hızlı enstantane kullanmanız gerektiğini unutmayınız. 
Çok dar açıda görüntüler almak için kullanılır. Genel içinden detaylar toplanabilir. Net alan derinliği çok azdır; bu nedenle muhakkak tripot kullanmak gerekir.Objektifte çok sayıda mercek devreye girdiğinden uygun diyafram için daha çok ışık gerektirir.Düşük enstantanelerde çalışmak çok dikkat ister.Dürbün etkisi verir.Tehlikeli nesneler, canlılar ve bölgeleri yaklaşmadan çekmek için kullanılır. 
Çok dar açıda görüntüler almak için kullanılır.Genel içinden detaylar toplanabilir.Net alan derinliği çok azdır bu nedenle muhakkak tripotta kullanmak gerekir.Objektifte çok sayıda mercek devreye girdiğinden uygun diyafram için daha çok ışık gerektirir.Düşük enstantanelerde çalışmak çok dikkat ister.Dürbün etkisi verir.Tehlikeli nesneler, canlılar ve bölgeleri yaklaşmadan çekmek için kullanılır.
Çok dar açıda görüntüler almak için kullanılır. Genel içinden detaylar toplanabilir. Net alan derinliği çok azdır bu nedenle muhakkak tripotta kullanmak gerekir.Objektifte çok sayıda mercek devreye girdiğinden uygun diyafram için daha çok ışık gerektirir. Düşük enstantanelerde çalışmak çok dikkat ister. Dürbün etkisi verir. Tehlikeli nesneler, canlılar ve bölgeleri yaklaşmadan çekmek için kullanılır.
Vahşi hayvan ve doğa fotoğrafları gibi uzaktaki konuları yakına getirmekte, teleobjektifler mükemmeldir; ayrıca, orta ve arka planı büyütüp ön planı küçülttükleri için de ilginç perspektif etkiler yaratır. Birçok fotoğrafçı 35mm'lik makinelerde yüzün bütününü gösteren portre çekimleri için 90mm'lik objektifleri ideal sayar.
Teleobjektif sınıfına girer. Dar açılıdır ve genel içinden büyük detaylar toplamak için tercih edilir. Deformasyon yapmaz. Tripot kullanılarak çekim yapılması gerekir.
Teleobjektif sınıfına girer. Dar açılıdır ve genel içinden büyük detaylar toplamak için tercih edilir. Deformasyon yapmaz. Tripot kullanılarak çekim yapılması gerekir.
Tele objektif sınıfına girer. Dar açılıdır ve genel içinden büyük detaylar toplamak için tercih edilir. Deformasyon yapmaz.Tripot kullanılarak çekim yapılması gerekir.

Zoom (Değişken Odaklı) Objektifler

Kompakt fotoğraf makinesi almak istiyorsanız 35 ile 90mm arasında zoom yapabilen sabit objektifli bir makine, imkânlarınızı artıracaktır. SLR sahipleri içinse, ortalama 24¬35mm, 28-50mm, 35-70mm, 80-210mm, 200-600mm'lik zoom objektifler vardır. Zoom objektifle, minimum ve maksimum değerleri arasındaki odak uzaklıklarında, tıpkı odak uzaklığına sahip sabit odaklı objektifler gibi işlev görür yine de sabit odak uzaklığı olan objektiflerin optik kalitesi, zoom objektiflerden daha iyidir. Ayrıca zoom'kar sabit odaklı objektiflerden çok daha ağırdır.
Genel içerisinden orta ölçekte çekimler yapmak için kullanılır. Hedef belirleyici görüntüler alınır. Net alan derinliği azdır ve tripot kullanılarak çekim yapılması gerekir.
Tripot kullanılarak çekim yapılması gerekir. Genel içinden orta ölçekte görüntüler almak için ve detayları yakalayabilmek amacıyla kullanılır. Deformasyon yapmaz.

Makro Objektifler

Makro objektifler, adından da belli olduğu üzere close-up fotoğrafçılık için tasarlanmıştır. Küçük objeleri fotoğraflamak için farklı pek çok aletle çekim yapılabileceği gibi hiçbiri makro objektifin yerini tutamayacaktır. Makro objektiflerin en önemli faydası, ilk bakışta diğer objektiflere benzerliği ve onlar gibi çalışması; farkı ise daha yakına odaklayıp çok küçük boyutlardaki nesnelerle bir fotoğrafı oluşturabilmesidir. Yakın mesafelere odaklayarak çekim yapabilmesi, optimum düzeyde görüntü kalitesi olması ve karışık hesaplamalara gerek kalmadan doğru pozlama yapabilmesi için özel olarak tasarlanmıştır. 
Makro objektifler 2 ana odak uzunluk gruplarına bölünür: 50mm/55mm/60 mm ve 90mm/100mm/105 mm İlk söylenenler, en küçük, hafif ve ucuz olanlardır ancak nesnenin gerçek boyutunu çekmede maksimum (1:2) oranında başarılı olabilir. Sonraki grup,(1:1) oranında çekim yaparak nesneyi olduğu boyutuyla çekebilir ve başka aparatlara gereksinim duymaz.

Perspektif Kontrollü Kaydırmalı Objektif


Bir binayı, yakın plandan geniş açılı bir objektifle çekmeyi denediyseniz rahatsız edici bir noktada birbirine yaklaşmaya çalışan yatay çizgiler göreceksiniz. Kameranızı, binanın en tepesini fotoğrafın içine dâhil etmek için eğdiğinizde yatay yanlar, içe doğru toparlanacaktır.Bunu önlemek için kamerayı binanın arka yüzüne paralel olacak şekilde tutmalısınız ama bu binanın üst kısımlarını çekemeyeceksiniz ve arka planda istenmeyen görüntüleri çekmiş olacaksınız demektir. Perspektif kontrol objektifleri, bu sorunu çözmek için üretilmiştir. Kamerayı binaya doğru yöneltip objektifin ön kısmından ayar yaparak binanın üst kısmını da alınız. Yandan düzelterek de başarılı bir sonuç alınabilir; tabii kamerayı bina ile aynı yönde tutuyorsanız. Bu etki, alan objektiften görüldüğü için uygulanabilir-görüntü daire içine alınarak-alan büyük ve filminize sığmıyorsa ön taraftaki panel kullanılarak farklı kısımları daire içine alınır.
Mimari fotoğrafçılıkta başarılı olabilmek için PC objektifleri kullanılmalıdır ayrıca manzara çekimlerinde arkadaki görüntüyle ön tarafı ilişkilendirip kontrol edebilmek için uygundur. Eğer ön tarafın bittiği noktaya yükseltirseniz ön kısım yerine gökyüzü çekmiş olursunuz.


             Kaydırma yok                                5 mm yatay kaydırma                          10 mm yatay kaydırma

Eğim ve kaydırma(ya da perspektif kontrol) objektifi, mimari çekim yapan fotoğrafçılar için vazgeçilmez bir seçimdir. Temel kullanım amacı, yakınsayan yatayları düzeltmektir. Ayrıca fonda yer alan istenmeyen objeleri de çıkartmaya yarar. Bu 3 çekimin her biri Newark Priory’nin aynı yerden farklı açılarla 28mm PC objektifiyle kaydırma yapılarak çekilmiş halidir. 
Bazı PC objektifleri, alan derinliğini kontrol etmek için kullanılabilir. Dikey ve kaydırma objektifi olarak da bilinen objektifler uzman optikler sadece yana, yukarıya, aşağı ve karşı karşıya ayarlı değil ayrıca öndeki elementler sayesinde yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı ya da tek bir kısma yönlendirebiliyor. Öndeki elementleri bu şekilde ayarlamak, objektifin eksenini odak düzlemiyle aynı çizgide ayarlayıp, alan derinliğini arttırır. Tersine, odak düzleminden daha ileride bir yere yöneltmek alan derinliğini azaltıp daha küçük bir alanın çekilmesine neden olur. PC objektifleri, çoğu yerde bulunabildiği gibi daha çok geniş açı odak uzunluğu 28 mm ya da 35 mm’dir.

Aynalı Objektif

Klasik teleobjektiflerinin temel bir problemi vardır:300 mm arkası, fiziksel ölçüm ve ağırlık taşıma açısından güçtür. Aynalı objektifler bu sorunu iç içe kullanılan aynalar ve mercekler ile çözmüştür. Normal cam elementi yerine ışığı arkadan öne yansıtacaktır. Böyle yapılmasındaki amaç 500mm,600 mm,1000 mm ve hatta 2000 mm modelleriyle bunu başarabilmeleridir; çünkü küçük, uygun ve hafiftir. Aynalı objektiflerin başlıca dezavantajı 500 mm ya da 600 mm de f/8 gibi sabit bir açıklığa sahip olmalarıdır. Klasik teleobjektiflerle kıyaslandığında bu ölçüm odak uzaklığı için küçüktür. Ayrıca daha hızlı bir filme ve çok yüksek ışık düzeyine ihtiyaç vardır.



Bu sabit açıklık, daha geniş olabilir. Güneşli bir havada çekim yapıyorsanız göreceksiniz ki kameranızın obtüratör hızı, doğru pozlama için yeterli hıza sahip değildir. Bu problem doğal yoğunluk filtresi ile çözülebilir. Aynalı objektiflerde küçük filtreler için dar ve uzun bir delik vardır ve bu kısım siyah-beyaz fotoğrafçılıkta; Nd filtresi, artı kırmızı, turuncu ve sarı filtre gibi seçeneklerden oluşur. Sabit açıklığın bir diğer dezavantajı ise manuel odaklamayı zorlaştıran karanlık dürbün görüntüsü vermesidir. Bu durum, az bir ışıkta sorun yaratabilir; çünkü odaklama uzun teleobjektifleriyle, sonsuz alan derinliği yüzünden zorlayabilir.

Objektif Hızı

Objektifin maksimum diyafram açıklığı ne kadar fazlaysa, objektif o kadar hızlı demektir. Objektif hızı, özellikler SLR kullananlar için önemlidir; çünkü, SLR'lerde vizördeki görüntünün parlaklığı, objektiften giren ışığın miktarına bağlıdır. Ayrıca, geniş bir diyafram açıklığı, loş ışıkta resim çekebileceğiniz anlamına gelir. Genellikle, odak uzaklığı arttıkça objektiflerin hızı azalır.

Nasıl Çalışır?

Her fotoğraf makinesi, çeşitli ayar ve düzenekleri ve elektronik devreleri çıkarıldığı takdirde temel olarak ışık geçirmez bir kutudur. Bir fotoğraf makinesinin ön kısmında, resmi çekilen konudan yansıyan ışığın içeri girmesine olanak sağlayan ve genellikle açıklığı değişebilir bir diyaframı olan objektif; arkasında ise, görüntünün kalıcı bir kaydını yapabilen, ışığa duyarlı bir film vardır.
En basitinden en gelişmişine dek bütün fotoğraf makinelerinin dört temel ortak parçası vardır: objektif, diyafram, obtüratör ve vizör. Konudan (süjeden) gelen ışık önce objektifte toplanır ve odaklanır. Sonra, diyaframdan, yani objektifin içindeki bir diskin ortasından geçerek obtüratöre ulaşır. Fotoğraf makinelerinin çoğunda obtüratör filmin tam önüne yerleştirilmiştir. Obtüratör fotoğraf çekerken belli bir süre açık kalarak objektiften gelen ışığın film üzerine düşmesini sağlar. Vizör, makineyi konuya odaklamaya yönelik bir düzenektir.

Doğru Pozlandırma

Pozlandırmayı üç etken belirler:
1. Filmin ışığa olan duyarlılığı ya da hızı (Uluslararası Standartlar Organizasyonu [ISO] tarafından verilen sayılarla belirlenir.)
2. Objektif diyaframının açıklığı (f sayısı ile ayarlıdır.)
3. Obtüratörün açık kalma süresi ya da enstantane (saniyenin kesirleri olarak ölçülür: 1/1000 sn vb.)

Doğru pozlandırmanın elde edilmesi, özellikler fotoğrafçılığa yeni başlayanlar için oldukça zordur. Bu konuda, zaman zaman deneyimli profesyoneller bile hata yapabilir. Öte yandan günümüzün yarı ya da tam otomatik pozlandırma programlı fotoğraf makineleri diyafram ve enstantaneyi otomatik olarak ayarlar ve genellikle iyi verir. Buna karşın belirli bir konuyu çekerken etkin bir görüntü elde edebilmek için tek bir enstantane ve diyafram açıklığı birleşimine bağlı kalmak gerekmez; bu yüzden fotoğraf makinesi seçerken pozlandırması elle (manuel olarak) ayarlanabilen hiç değilse bir diyafram ya da enstantane öncelikli pozlandırma programı olan bir makine tercih edilmelidir. 
Gerekli ışığın film düzlemi üzerine düşürülmesi işlemidir. Doğru poz değerini siz hesaplamalısınız; çünkü çekeceğiniz fotoğrafın duygusunu hangi poz değerlerinin daha iyi vereceğini sizden daha iyi kimse bilemez. Çektiğiniz fotoğrafın en önemli bölümü, görülmesini istediğinizden daha açık görünüyorsa fazla pozlandırdınız daha koyu görünüyorsa az pozlandırdınız demektir.

f  2 2.8 4 5.6 8 11 16 22 enstantane 1/1000 1/500 1/250 1/125 1/60 1/30 1/15 1/8

Yukarıdaki tablodaki f ve enstantane değerlerinden eşit miktarda ışık geçer. Yani f:5.6 1/125 değerlerinde geçen ışık miktarı f:8 1/60, f:11 1/30 veya f:16 1/15 değerlerinde geçen ışık miktarları aynıdır.
Pozlandırmada önemli olan hangi değerleri seçeceğimiz. Yukarıdaki tabloda düşük enstantane ve f değerlerini (f:22 1/18) seçersek. Bize alan derinliği fazla olan bir görüntü sunacaktır. Ama 1/8 lik poz süresi makineyi oynatmadan tutmamız gerektiğini söyleyecektir. Bu durumda elle yapılacak çekimlerde görüntünün bozulmasına neden olacaktır. Yine yukarıdaki tabloda f:2 1/1000 değerlerinde yapacağımız çekimde diyafram açıklığı en büyük değerde olmasına karşın 1/1000 lik poz süresi film düzlemine düşecek ışık miktarının yeterli olmadığı durumu yaratacak bu da konumuzun görüntüsünün fotoğrafta belli belirsiz çıkmasına neden olacaktır.
Çekeceğimiz konu ne kadar hareketli ise o derece yüksek enstantane değerleri kullanarak hareketi dondurabiliriz.
Bazı fotoğraf makinelerinin kademesiz enstantane ayarları vardır; yani, belirtilen sayıların arasında da enstantane ayarı yapmak mümkündür.

Işık ve Filmin Dikkate Alınması

Diyafram açıklığı ve enstantaneyi seçebilme derecesi büyük ölçüde varolan ışık koşullarına ve kullandığınız filmin türüne bağlıdır. Örneğin, çok az ışıkta f8'in seçilmesi, doğru pozlandırma sağlamak için, olanaksız derecede yavaş bir enstantane gerektirecektir. Böylesine yavaş bir enstantanede, yavaş hareket eden bir figürün bile hareketini 'dondurmak' imkansızlaşacaktır.
Burada ek bir kontrol ölçünüz, filminizin hızı ya da ışığa duyarlılığıdır. Filmin hızının ikiye katlanması durumunda (diyelim ki ISO 200'den 400'e) aynı ışık koşullarında daha hızlı bir enstantane ya da daha kısık bir diyafram kullanarak yine doğru bir pozlandırma elde edebilirsiniz.

Programın Yönlendirilmesi

Diyafram ve obtüratör ayarlarını gösterdiği sürece, öncelikli pozlandırma ayarı olan otomatik bir makinede programı kendi istediğinize göre yönlendirebilirsiniz. Diyafram- öncelikli pozlandırma programındayken objektifi f 5.6'ya ayarladığınızı ve fotoğraf makinesinin de doğru pozlandırma için 1 / 125sn. seçtiğini varsayın. Diyafram ve obtüratör arasındaki ters orantılı ilişkiden ötürü, gerçekte 1 / 500sn'lik bir enstane istiyorsanız diyaframı f 2.8'e ayarlamanız yeterli olacaktır.
           
Pozometre

Pozometre makinenin lensten giren ışığı ölçerek verilecek değerlerde bize yardımcı olan sistemdir. Çoğu makinede bu sistem var. Diyafram öncelikli (A veya Av), enstantane öncelikli (S veya Tv) , program modları olan makineler bunu kendi başına yapabiliyor. Yani enstantane veya diyafram değerini belirlediğimizde makine diğer değeri kendisi veriyor. Ama Zenit gibi eski makinelerde değerleri ayrı ayrı vererek pozometreden uygunluğunu kontrol etmemiz gerekiyor. Daha eski modellerde ise pozometre de olmayabilir.
Makineden makineye değişir olan pozometrelerin sistemi şu şekildedir.; Vizörden bakıldığında + 0 - görülür. Bu pozometredir. 0 da çekeriz fotoğrafı. Eksi demek ışık az geliyor demektir. O zaman diyaframın ve enstantanenin değerini küçültüp makinenin içerisine giren ışık miktarını arttırmak gerekir. Bunu yaptığımızda ibre 0 a yaklaşıyorsa pozometremiz çalışıyor demektir. Tabi bunu ışıklı bir ortamda denemek gerekir. Artı için de tam tersi geçerlidir
.
Flaş

Her makine flaş kızağına sahiptir ve bu standarttır. Gelişmiş modellerde çok farklı özellikler vardır. Bunlar için makine ve flaş uyumuna bakılır.
Bazı makinelerin de ise dahili flaşı vardır. Özellikle iç mekân çekimlerinde düşük enstantane değerleri çekim yapmamıza imkan vermez. O zaman hemen flaşı açıyoruz. Makine ile senkronize şekilde çakıyor. Basit bir flaş almak yerine dahili flaş olması daha iyi olabilir.
Fotoğraf makinelerinin flaşları iki cinstir:
Makinelerin entegre parçası olan gömme flaş ünitesi (kompakt makinelerde çok yaygındır) ve makinenin üstündeki özel bir 'yuvaya' takılan ayrı flaş ünitesi SLR'lerde çok yaygındır; bazı kompaktlara da takılabilir.
Flaş ünitelerinin hemen hemen hepsinde konudan yansıyan ışığı ölçen ve flaşın çakma süresini kontrol eden ışığa duyarlı bir foto elektrik hücre vardır. Buna karşın, "özel kullanımlı" flaş üniteleri olan bazı makineler flaşın çakma süresini filmden yansıyan flaş ışığını ölçerek ayarlar ve film tam olarak pozlandığı zaman flaş ışığını keser. Bu özel üniteler, yuvalarına bir kez takıldıktan sonra, makinenin bir parçası haline gelir. Makinenin devrelerine kilitlenerek flaş verimine uyum sağlamak için gereken enstantane ayarını yapar ve makineden aldıkları diyafram ayarı ve film hızı bilgilerini değerlendirerek ne kadar flaş ışığı kullanılması gerektiğini tespit eder. 

Kırmızı Göz

Eski kompakt makinelerdeki gömme flaşların zaman zaman yarattığı ve "kırmızı göz" olarak bilinen sorun, çekilen fotoğrafta insanların gözbebeklerinin parlak kırmızı gözükmesidir. Bunun nedeni, flaşın makinenin objektifine çok yakın olmasıdır. Sabit ve öne doğru bakan bir flaş kullanıldığı zaman bu sorunla karşılaşmak kaçınılmazdır.Daha kaliteli kompakt modellerde geliştirilmiş tasarımlar "kırmızı gözü" ortadan kaldırmıştır.SLR'ler daha büyük olduklarından flaş kafasıyla objektif arasındaki uzaklık bu ektiyi ortadan kaldırır.

Flaş Işığının Yansıtılması

Doğrudan öne bakan bir flaş kullanırken karşılaşabileceğiniz başka bir sorun da elde ettiğiniz görüntünün donuk ve kaba olmasıdır. Günümüzde yapılan ayrı flaş ünitelerinin çoğunda aşağı yukarı ya da sağa sola hareket edebilen kafalar sayesinde ışık tavana ya da yakındaki bir duvara doğrultulup yansıtabilir. Bu şekilde elde edeceğiniz sonuç daha yumuşak ve doğal görünür. Eğer, renkli film kullanıyorsanız, flaş ışığının, yansıtıldığı yüzeylerin rengini alacağını ve bunu resmin bütününe yayacağını dikkate almanızda yarar vardır.





Doğrudan kullanılan flaş, doğal olmayan bir aydınlatma yapar. Eğer flaş ışığı, flaş ünitesine takılan ve renk sıçramasını önleyen özel bir reflektörden yansıtılırsa aydınlatma çok daha doğal görünür.

Flaş Işığının Azalması

Flaşın aydınlatma gücü çok çabuk azalır. Flaşla konu arasındaki uzaklığı iki katına çıkardığınız zaman ışığın ya yayıldığı alan dört katına çıkar; böylece, flaşın gücü dörtte bire iner. Flaşla çekilen resimlerde öndeki nesnelerin iyi aydınlatılmış olmasına karşın arkadakilerin karanlık ve giderek görünmez oluşu bu yüzdendir. Bundan kaçınmak için flaşınızın çekeceğiniz resimler için yeterli olmasına dikkat edin. Flaş gücü, güç sayısı (GN) ile ifade edilir. GN büyüdükçe flaşın verimi artar.
Işığın yayıldığı alanın objektifin açısından küçük olduğu durumlarda da flaş gücünün azaldığı görülür. Bu durumda, resmin ortası çok iyi pozlandığı halde, görüntü, kenarlara doğru kararır. Bunu önlemek için ya objektifinizi değiştirip daha dar açılı bir objektif kullanmanız ya da flaşın önüne ışığı dağıtan bir filtre takmanız gerekir. Filtre kullandığınız zaman, flaş ışığı daha geniş bir alana yayılacak; buna karşılık doğal olarak ışık yoğunluğu


Çekim Yapılacak Dış Mekânın Çekim Öncesi Hazırlanması

Çekim Teknikleri

Fotoğraf çekerken ilk önce fotoğraf makinesini iki elimizle doğru tutmalıyız. Kolların dirseklerden vücuda yapışık olmasına dikkat edilmelidir. Makinenin titremesini önlemek için, deklanşöre basmadan önce derin bir nefes almak gerekir. O an için mümkünse bir duvara ya da dayanabileceğiniz bir yere yaslanarak destek alabilirsiniz.
Bazı fotoğrafların göze çarpan ve onları daha etkileyici kılan yanları vardır. Bu durumlardan biri kompozisyondur.
Fotoğrafın kompozisyonu; kadraj içerisine alınan obje veya konuyu, göze hoş gelecek şekilde düzenleme yaparız. Bazen yer değiştirerek konunun etrafında dönerek veya makinenin küçük hareketleriyle çok değişik kompozisyonlar ortaya çıkarabiliriz.
Konuyu kadraj ın tam ortasına yerleştirmek hatalı bir kompozisyon olur. Bu durum fotoğrafın daha az hareketli ve çok az dikkat çekici olmasına neden olur. Bunun olmaması için çekeceğimiz kareyi aklımızdan yatay ve dikey 3 eşit parçaya bölebiliriz. Bu çizgilerin birleştiği noktalar iyi bir kompozisyon için ilgi merkezinin yerleşeceği en doğru dört noktası olduğunu anlayabiliriz.

Makine Tutma Biçimi

Fotoğraf çekmeyi öğrenmenin ilk koşulu, makinenin nasıl tutulduğunu öğrenmektir.



Dikey çekimler için makine dikey konuma getirildiğinden deklanşör yukarı çıkmış olacağından sağ el üste çıkar. Burada sağ ya da sol gözümüzle vizörden kontrol edebiliriz. Dikey konumda bir diğer tutuşta sağ el aşağıda kalır, makine sağ elin obtüratör düğmesinin üzerindedir. Sol el makineye dayanır ve alına doğru bastırılır.
Yatay olarak ise, sol el makineyi alttan tutar, sağ elde ona dayanır. Sağ elin orta parmağı da obtüratör düğmesi üzerinde durur. Daha sonra konular belirlenir, konuya göre ışık yönleri tespit edilir. Konunun kompozisyonuna göre yatay veya dikey çekim yapmaya karar verilir. Kadraja konuyu doğru yerleştirebilmek de önemlidir.
Görüntünün oluşumu; film üzerinde görüntü; duyarkatta oluşan ışığın taşıdığı enerji, Gümüş Bromür(AgBr), Gümüş Klorür (AgCl) ve Gümüş İyodür(Agl) gibi emülsiyondaki tuzlara aktarılır. Böylece Işık düşen bölgelerdeki Gümüş tuzu molekülleri arasındaki bağlar kopar, ışık görmemiş bölgelerdeki bileşikler aynen kalır. Bu aşamada filmin duyarkat tabakasında oluşan ancak gözle görülmeyen bir tür elektrokimyasal görüntü oluşur. Bu görüntü bu aşamada gizlidir, görülemez. Geliştirme işlemi duyarkatta oluşan elektrokimyasal atomik değişmeyi milyonlarca kez büyüterek gözle görülebilir hale getirir.
Filmde en fazla pozlandırılmış alanlar, siyahtan griye doğru tonlanır. Bu anda sütlü bir görünümdedir. Hala ışıktan etkilenmeye hazırdır. Bu şekliyle negatifi kullanmak mümkün değildir. Negatif stop saptama banyosundan geçirilerek, film bünyesinde bulunan ışık görmemiş gümüş tuzu bileşiklerinin atılması sağlanır.

Deklanşör Hortumu

Düşük enstantanelerde çekim yaparken makinenin sallanmasını önlemek için deklanşör hortumu kullanılır. Deklanşör hortumunun boyu 20 santimetreden, 100 santimetreye kadar üretilmiştir. Deklanşör hortumunun içindeki çelik yay yardımıyla hareket makineye iletilir.Deklanşör hortumunu, yuvarlak yaparak taşımak gerekir; aksi takdirde kırılmalarda çalışmaz.

Mimari

Mimari fotoğraflar için temel fotoğraf takımı; fotoğraf makinesi ve iki, üç objektifle bu tür çekim çalışması yapılır.Binalar sıkışıksa çekilecek olan çok geniş ya da geniş bir netlik isteniyorsa geniş açılı objektife ihtiyaç vardır.Standart objektif; en hızlı objektiftir.Flaşa izin verilmiyorsa yanınızda mutlaka bir üç ayak sehpa ve makineyi titretmemek için deklanşör kablosuna ihtiyaç vardır.Kolay yakalanamayan detayların çekimi için teleobjektif gereklidir.
Siyah-beyaz fotoğraflarda gökyüzünün ve taş örgü yüzeylerin ton değerlerini kontrol edebilmek için takımımızda sarı, yeşil ve turuncu filtreler bulundurunuz. Dış cephelerin renkli fotoğrafları için polarize filtre yararlı olabilir.

Mimari Fotoğrafın Amacı

•           Yapının çevresi ile olan ilişkisini anlatmak için
•           Yapı aşamalarını belgelemek için
•           Proje öncesi veri toplamak için
•           Şehirciliği belgelemek için
•           Arkeolojik yapıları ve kazıları belgelemek için
•           Tanıtım amacıyla ve yapımcı firma için yapılan çekimler
•           Yapının işlevini anlatmaktır.
Mimari fotoğraf çekiminden önce dikkat edilmesi gereken konular; fotoğrafçı fotoğrafı çekerken kadraj ına sadece yapıyı değil kendi görüşünü yorumlayarak değişik bir anlam, perspektif katar. Kendi yorumunu katarak daha etkili kompozisyonu olan bir fotoğraf ortaya çıkarır.
Yapının her cephesinin tam karşıdan yapılan çekimleri de, yatay ve düşeylerinin, film karesinin kenarlarına paralel gelecek şekilde fotoğrafa aktarılması ile gerçekleştirilir. Bu çekimlerde, ya teknik kamera ya da sabit gövdeli bir fotoğraf makinesi ile perspektif düzeltici F.C. objektif birlikte kullanılarak, perspektifi düzeltme yoluna gidilir. Eğer bu imkânlarımız yoksa çekeceğimiz her cephenin yatayının ve dikeyinin tam ortasında yer alacak şekilde uygun yüksekliğe çıkılıp bu bakış noktasından çekim yapılır ya da yapı bunların dışında uygun bir perspektiften, 3 boyutlu izlenimi ortaya çıkacak şekilde fotoğraflanır.

Mimari fotoğraf çekimlerinde kullanılan malzemeler ve işlevleri

•           Monorail kamera (Tek raylı kamera)
•           Düzlem yataklı kamera
•           Sabit gövdeli fotoğraf makineleri
•           P.C.(Perspektive Controler) Objektifler
•           Panorama fotoğraf makineleri
•           Pozometre 
•           Thermocolorimetre
•           Flaşmetre
•           Tripot (üç Ayak)
•           Polaroid filmi ve film tutucusu
•           Filtre
•           Film
İki boyutlu anlatımda, üçüncü boyut izlenimi elde etmek için perspektifin nasıl olacağına ve perspektif ilkelerine yani düzlemsel perspektif, tek kaçışlı perspektif, İki kaçışlı perspektif, üç kaçışlı perspektif, Silindirik perspektif, Küresel perspektifi (balıkgözü), Bütün bu perspektif ilkelerine dikkat edilerek çekim yapılmalıdır.

Objeler

Kompozisyonu oluşturacak objeleri sabırla teker teker yerleştirip her defasında ışıkları ayarlayarak kompozisyonu vizörden kontrol edebilirsiniz. Bu tür bir çalışma bir üçayak sehpa gerektirecektir. Konunuz küçükse masa üstü sehpayı daha yararlı bulacaksınız. Aydınlatma, iki fotoflud, bir spot ve belki de bir flaş tabancası ve bir yansıtıcı şemsiyeden oluşabilir. Işın demetini kontrol etmek için bir ışın hunisi spot ışığının ucuna takılan koni yararlı olabilir. Işık, tek kaynaktan geliyorsa, konunun gölge yanına konacak beyaz bir karton, ışığın bir kısmını yansıtarak kontrastları azaltacaktır.

Hayvanlar

Hayvanlar çekilmesi çok zor konulardır. Bu tür çekimlerde genel olarak en çok yararlı olan şey makinenin deklanşörünü uzaktan çalıştırabilecek bir araçtır. Bu deklanşöre metrelerce uzaktan basmaya imkân verecek uzun bir pompalı deklanşör kablosu olabilir. Daha pahalısı ise, radyo dalgalarıyla çalışan uzaktan kumandalı deklanşördür. Bu tür bir deklanşör kullanarak, konunuzu uzaktan bir dürbünle gözleyebilir, sonra tam gereken anda deklanşöre basmak için radyo dalgası sinyali gönderebilirsiniz. 
Öte yandan, konunun kızılötesi bir ışına yakalanması sonucu çalışan deklanşörler de vardır. Bu tür uzaktan kumandalı deklanşörleri kullanırken makinenizi sağlam bir üç-ayak sehpa üzerine yerleştirmeli, objektifinizi de konunun geleceğini düşündüğünüz yöne doğru nişanlamalısınız. Ayrıca, makinenin otomatik kare ilerletebilmesi (ya da tek tek kare sarabilen bir film sarma motoruna sahip olması) önemlidir; yoksa her kareden sonra filmi sarmak için saklandığınız yerden çıkmanız gerekecektir. Birçok hayvan gece dışarı çıkar. Bunun için ya makinenin üstüne takılı ya da uygun bir dala kelepçelenmiş ve bir kabloya makineye bağlanmış bir flaş bulunması önemlidir. Hızlı hareket eden hayvanlar ve gece uçan kuşlar için çabuk ve arka arkaya çakan (storoboskopik) bir flaş kullanınız. Bu araç, saniyenin milyonda biri ya da daha az süren ışıklar çakar, bu ışık öyle hızlıdır ki hayvanların çoğu ışığı fark etmez bile. Gereken objektifin niteliği daha çok konunun büyüklüğüne ve makineye olan uzaklığına bağlıdır, aslında normal bir geniş açıdan uzun bir teleobjektife kadar her tür objektif kullanılabilir. Yağmura ya da yoğun çiğ düşmesine karşı bir önlem olarak, makine bir naylon torbaya sarılabilir; objektifin kapanmaması için torbada bir delik açıp objektifin ucunu bu delikten dışarı çıkarabilirsiniz.

Hareketli Konular

Hareketli çekimler için gerektiğinden fazla araç gereç yüklenmekten kaçınınız. Böylece daha hızlı hareket edebilirsiniz; makineyi gözünüze dayar, resmi çeker ve bir sonraki çekime hazır olursunuz. Profesyonel spor karşılaşmalarında, basın fotoğrafçılarının bölgesine giremeyeceğiniz için, geniş açı çekimlerin dışındaki çekimleriniz için başlıca ihtiyaçlarınız, uzun bir objektif (en az 90mm) ve bir film sarma motorlu (ya da otomatik kare ilerleten) bir makine olacaktır. Tribünlerdeyseniz, üçayak kullanamayacaksanız ama bir el ya da omuz kabzası, makinenizi ve uzun objektifinizi desteklemeyi çok kolaylaştıracak ve makinenin titremesini çok azaltacaktır. Amatör spor karşılaşmaları daha iyi çekim olanakları sağlar; çünkü bu tür karşılaşmalarda saha kenarında durabilir ve 90mm'ye kadar zoom objektifi olan bir kompakt makineyle mükemmel resimler çekebilirsiniz.

Manzara

Manzara fotoğrafları çekiminde, ufuk çizgisinin bu çizgilere paralel ve kadrajın 1/3 ‘ini dolduracak şekilde yerleştirmeliyiz. Ufuk çizgilerinde oluşan eğriler istenmedik durumlardır.


(Noktalar insan gözünün izleme sırasına gore numaralandırılmıştır.)


Geniş alanları yakalamak için, çoğu kompakt makinede de standart olarak bulunan geniş bir netlik derinliği sunan geniş açı objektifler gereklidir. Yine de geniş açı, gözün stereoskopik görüşünü hiçbir zaman tam olarak yansıtamaz.
Uzun bir objektif kullanarak sahnenin sadece bir bölümüne yoğunlaşmak genellikle daha fazla bir mekân atmosferi yaratabilir; ayrıca, teleobjektifler geniş açıda tamamen gözden kaçabilen, uzaktaki unsurları da yaklaştırmakta yararlıdır. Manzara resimlerinde gökyüzü sorun yaratan bir alandır.; bir polarize filtre ya da morötesi filtre gökyüzünün adeta fazla pozlandırılmış gibi parlamasını önleyebilir. Gün boyunca aynı sahnenin bir dizi fotoğrafını çekmek için yanınıza bir sehpa ve deklanşör kablosu alınız. Makinenizi yerleştirdikten sonra işiniz bitinceye kadar yerinden kıpırdatmamanız gerekir. Bu tür çekimlerde yanınıza bir şemsiye almayı unutmayınız. Pırıl pırıl başlayan bir sabah, yağmurlu bir öğleden sonrasına dönüşebilir.

 Portreler

İnsan portreleri, hem ciddi kontrollü stüdyo ortamında hem de stüdyo dışında etkili sonuçlar verir. İç mekânlarda çekilen portrelerde gün ışığı yeterli olabilir. Buna karşın güneş ışığı mekâna doğrudan giriyorsa, oluşan aydınlatma çok yoğun ve yüksek kontrasta olabilir. Böyle bir durumda ışığı filtre edip yumuşatmak için, ışığın girdiği açıklığı, tül perde ya da aydınger kâğıdı asarak kapatınız. Kullanabileceğiniz diğer ışık kaynakları genel aydınlatma için iki tane fotoflud ve konunuzun saçlarının sınırını belirtmek ya da gözlerine bir ışıltı katmak için bir spot olabilir. Ayrıca, duvardan, tavandan ya da yansıtıcı şemsiyeden yansıtılan bir flaş da portre çekimleri için uygundur. Çok koyu gölgeli bir alanı biraz aydınlatmak için elinizin altında yansıtıcı olarak kullanabileceğiniz bir tabaka beyaz karton bulundurun. İç ve dış mekânlarda, 35mm formatlı fotoğraf makineleriyle portre çekmek için en çok kısa teleobjektifler kullanılır. Bunların odak uzaklığı 85mm ile 135mm arasında değişir. Bu, konuya fazla yaklaşmadan, resim alanına baş ve omuzla doldurabilmenizi sağlar. Eğer iç mekânda ışığınızı ayarlamak istiyorsanız makinenizi bir sehpanın üstüne oturtunuz. Dış mekânlarda en iyi açıyı ve ışığı bulmak üzere dolaşacağınız için, makineyi elde tutmayı yeğleyebilirsiniz.
Özellikle portre çekimlerinde, arka planın sade olmasına dikkat etmeliyiz. Bu şekilde konu ön plana çıkartılmış olur.Arka planda ilgi dağıtan objeler vs. varsa net alan derinliğini kısarak yani diyaframı açarak f:2,8 ya da f:4 gibi daha etkileyici çekimler yapabiliriz.

Yakın Çekimler

Fotoğrafçılığın bu alanında SLR'lerin kompaktlara göre kesin bir üstünlüğü vardır. SLR'lerde, objektifle makine arasına takılan uzatma körükleri gibi özel araçlar kullanabilirsiniz. Ayrıca, SLR'de kullanılan zoom objektiflerin çoğunda, gerçek boyutlara yakın fotoğraf çekebilen 'makro' ayarları vardır. Daha da özel çalışmalar için SLR'leri mikroskoplara ya da teleskoplara takabilirsiniz. Yakın çekimlerde karşılaşılan iki temel sorun son derece az bir netlik derinliği (yakın - çekim araçlarının kaçınılmaz bir özelliği) ve yetersiz aydınlatmadır - objektif konuya çok yaklaşınca arada ışığın geçeceği yer kalmaz. İlk sorunu çözmeye yardımcı olmak için makine sağlam bir sehpanın üstüne takılmalıdır. Böylece, görüntünün netliği ya da konunun yerleşimi üzerinde çok ince ayarlar yapılabilir. Açık havada yapılan çekimlerde konunuzun çevresine, rüzgârı kesecek ve böylece konunun sallanarak net ayarının bozulması önleyecek bir koruyucu (kartondan olabilir) gerekebilir. İkinci sorun için konuyu aydınlatacak ve hareket etmesine vakit bırakmadan çekim yapmanızı sağlayacak bir flaşa ihtiyacınız olacak. Rüzgârı kesmede kullanılan karton aynı zamanda konunun gölgede kalan yanını aydınlatan bir yansıtıcı görevi yapabilir. Yararlı olan başka bir aksesuar da, halka flaştır.
Bu objektifin önüne takılan ve konuyu neredeyse gölgesiz bir ışıkla aydınlatan dairesel bir ışık tüpüdür.

Siyah/Beyaz Film

Renkli filmlerin yaygınlaşması, günümüzden sadece 45 yıl öncesine dayanır yine de geçen bu kısa süre içende siyah - beyaz fotoğraf giderek günlük hayattan uzaklaşmış ve günümüzde sadece bir "sanat dalı" konumuna gelmiştir. Siyah - beyazın sağladığı yalınlık, güç ve ton çeşitliliği, fotoğrafçılığın her alanında kullanılabilir.
Piyasada bulunması zor bir film olan Agfa Dia Direct dışında, bütün siyah - beyaz filmler, sonuçta kart baskısı için kullanılan negatifleri oluşturacak şekilde tasarlanmıştır. Işık kaynağının renk ısısı, renkli filmlerin aksine siyah - beyaz filmlerle elde edilen görüntüleri etkilemez.

Hız ve Gren (Nokta) İlişkisi

Siyah - beyaz filmler arasında hızlı filmler yavaş filmlere göre çok daha fazla "grenli" bir görüntü verir; bunun sebebi, filmlerdeki kimyasal bileşimlerin farklılığıdır. Hızlı filmlerin ışığa duyarlı emülsiyon tabakasında kullanılan gümüş tuzcukları yavaş filmlere oranla daha büyük topaklar halindedir. Aşırı büyütülmüş fotoğraflarda, bu topaklar netliği engelleyebilecek grenli bir doku olarak görünür. Bu doku çok belirginse, ayrıntıları keskin olmayan düşük kontrastlı bir görüntüye yol açar.

Piksel

Radyologların da bildiği bir özelliktir. Piksel, kare şeklinde en küçük görüntü birimidir. Dijital görüntü, pikseller topluluğundan oluşmaktadır. Dijital görüntü, eninde ve boyunda bulunan piksel sayısı ile tanımlanır. Pikselin kendi başına en ve boy değeri yoktur. Örneğin 2x3 piksel boyutundaki bir görüntü 2x3 cm basılıyorken 2x3 metre veya 2x3 mm olarak da basılabilir. Aksi belirtilmedikçe pikselin en ve boy oranı eşittir. Kapladığı alan ne olursa olsun her piksel sadece tek bir renk değeri içerir. Her piksel oluşturduğu resme ait parlaklık ve renk bilgisini taşıyan bir numara içerir. Dijital görüntü işleme programları imge üzerinden işlem yaparken inç ve santimetre değerlerinden anlamaz. Tüm işlemler piksellere uygulanır. Noktasal görüntü dosyaları için çözünürlük ve piksel sayısı çok önemlidir.

Çözünürlük

Belli bir boyuttaki görüntünün eninde ya da boyunda birbirinden ayırt edilebilen nokta sayısıdır. Çözünürlük hesaplarında uzunluk birimi olarak inç ya da santimetre kullanılır. (1 inç =25.4 mm). Bunu daha iyi anlayabilmek için PPC (pixel per cm) ve PPI’nın (pixel per inch) bilinmesi gerekir.
PPC ve PPI, santimetre veya inç başına düşen piksel sayısıdır. Görüntünün öz nitelikleri ile ilgili bir kavramdır (yazıcı ve tarayıcılar ile direkt ilgili değildir). Görüntü birimi olarak kullanılır. Örneğin 15 cm uzunluğunda, 10 cm enindeki bir görüntü 100 PPC çözünürlüğe sahip ise bu görüntünün boyunda 15x100=1500 piksel, eninde ise 10x100=1000 piksel vardır. Görüntüdeki toplam piksel sayısı 1500x1000=1,5 milyon pikseldir.
Çözünürlük resim kalitesinden ziyade resim boyutu hakkında bilgi verir. Resim kalitesini etkileyen başka unsurlardır. Çözünürlük bize bir resmin en fazla hangi ebatta baskı alınabileceği konusunda bilgi verir. Buna göre denilebilir ki ne kadar yüksek çözünürlük olursa, o kadar büyük baskı imkânı sağlanır. Örneğin, 3,1 milyon piksellik bir makinede 2048x1536 çözünürlükle çekilmiş bir resim 13x17 cm ebadında basılabilir. Daha düşük çözünürlüklerde resim ebadı küçük olmaktadır. Büyük fotoğraf kâğıdına basmak görüntü kalitesinde dolaylı olarak azalmaya sebep olmaktadır.

Sensor Tipi

CCD (Charge Couple Device)

CCD’ler dijital kameraların ve tarayıcıların gören elektronik gözüdür. Aslında bir çiptir. Türkçe’ye ‘şarj bağlantı ünitesi’ olarak çevrilebilir. Görüntü alıcısı işlevini görür. CCD’ler gelen ışığı üç aşamada elektrik sinyaline dönüştürür. Bu aşamalar pozlama, iletim ve amplifikasyon aşamalarıdır. Birinci aşamada ışık pikseller üzerinde elektrik akımına dönüştürülür. Gelen ışık pikseller üzerine düştüğünde oluşan enerji silikon tarafından emilir. Böylece daha büyük elektron bağlantı çifti oluşmuş olur. Bu esnada toplanan elektron sayısı gelen ışık miktarına, pozlama zamanına ve ışığın dalga boyuna bağlıdır. İkinci aşamada depolanmış olan elektronların bir arada silikon alt tabaka içinde hareket etmeleri için kaynağın bir tarafındaki voltaj yükseltilir. Böylelikle elektronlar enerjiye dönüştürülür. Daha sonra bu elektrik enerjisi genişletilir (amplifikasyon). Bu aşamaya kadar oluşan sinyaller analog yapıdadır ve dijital bilgiye dönüştürülmelidir. Bunu ADC (analog-digital-converter) adı verilen analog-dijital dönüştürücü yapar.
CCD’lerdeki alıcı sayısı yükseldikçe görüntünün kalitesi artar.
CCD’lerdeki çipler ışığın rengini değil sadece ışıktaki enerjiyi kaydetmektedir. Bu sistemde görüntü renk düzeltmede yaşanan sorunlar nedeniyle istenilen şekilde olmayabilir. Örneğin 3 kanal renk (RGB: red-greenblue) (kırmızı-yeşil-mavi) eşit olarak karışmayabilir ya da renklerden birinin duyarlığı diğerleriyle örtüşmeyebilir. Örneğin çoğu çip mavi rengi kaydetmede başarısızdır.

CMOS (Complementary Metal Okside Semiconductor = Tamamlayıcı Metal Oksit Yarı İletkeni)

Az güç harcamaktadır. Bu nedenle taşınabilir elektronik cihazlarda tercih edilir. CMOS kullanılan DFM’ler daha ucuza mal edilebilir.

1GB bellek kartı ile çekim

  • 2816 x 2112 piksel - Fine - 256 fotoğraf 
  • 2816x2112piksel - Standard - 512 fotoğraf 
  • 2816 x 2112 piksel - Economy - 960 fotoğraf 
  • 2272x1704 piksel - Fine - 384 fotoğraf 
  • 2272x1704 piksel - Standard - 768 fotoğraf 
  • 2272x1704 piksel - Economy - 1408 fotoğraf 
  • 1600x1200 piksel - Fine - 768 fotoğraf 
  • 1600x1200 piksel - Standard - 1408 fotoğraf 
  • 1600x1200 piksel - Economy - 2368 fotoğraf 
  • 640x480 piksel - Fine - 3328 fotoğraf 
  • 640x480 piksel - Standard - 4992 fotoğraf 
  • 640x480 piksel - Economy - 6464 fotoğraf



İyi sonuçla istiyorsanız en yüksek çözünürlüğü veya Fine seçeneğini kullanabilirsiniz. Orijinal fotoğraflarda en iyi sonuçları elde etmek için en yüksek çözünürlüğü seçmenin avantajı daha sonra bu görüntüleri dilediğiniz ölçülerde ufaltabilmeniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder